Baş Kafesi

Dünyada bir çok insan oluşturduğu ön yargıları yüzünden başını bir kafese sokar. Bu kafes o kadar etkilidir ki,arkasını görmek mümkün değildir.İsmi baş kafesi olan bu şeyi ister istemez,sürekli yanında taşır.
Kafesin boğuk havası görüş alanını her daim kapsar.
Çoğu insan hakikati değilde kafesin sinsi ve boğuk havasını fark eder,
Kafesin gösterdiği boğuk havadan kurtulmak için bin bir türlü yol dener.

Nereye giderse gitsin yanında kafesi ile gittiğini fark etmez.

Ve her yerde aynı şeyleri görmeye başlar. Zamanla kurtulamayacağına veya dünyanın gerçeklerinin kafesindeki gibi olduğuna iman eder.

Bazıları ise bu kafesleri size sırf kendi kafeslerini başınıza takmanız için fark ettirir. Zaten tüm amacı eski kafesin yerine kendi kafesini sizin başınıza takmak üzerinedir. Bu gruplar ve cemaatler diğer kafeslerin sorunlarını,sıkıntılarını kötü manzarasını yüksek sesle ve türlü,türlü yollarla size anlatırlar.Ve nihayet sözde değişim adına bir çoğu amacına ulaşır.

Farklı bir baş kafesini deneyen kişi başlangıçta memnun olsa bile bir süre sonra aynı sorunları yaşamaya devam eder.

Kafessiz olması gerektiği ve kafessiz hayatın daha iyi olacağını bazılarına anlatamazsınız. Çünkü o bazıları kafese o kadar alışmıştır ki,kah filanın kafesini,kah falanın kafesini dener.

Siz hangi gruptansınız bilmiyorum ancak şunları bilmelisiniz ki;
"Kur'ân'ı sana sıkıntı çekesin (veya mutsuz olasın) diye indirmedik."20:2
Yani mensubu olduğunuz din sıkıntı veya mutsuzluk için inzal olmadı.

Peki Rabbımız! O zaman ne diye bu dini indirdin;

"Saygıyla Allah azametini hissedene bir hatırlatma/düşündürme/öğüt verme olsun diye indirdik."20:3

Yani kainatın,evrenin,doğanın ve yaşamın duruşunu bakıp da ; "NEDEN" sorusunu soranlar için olduğunu söylemektedir.

Neden yaratılıyoruz,bu hayatın amacı ne,gibi soruları azamete şahit olup soranlar için bir düşünme aracı bir öğüt olarak inzal edilen bir din bir kaynak olarak okuyoruz.



Yani Kur'an; Spor olsun,hiç yoktan iyidir,benimde bir dinim olsun gibi düşüncesi olanlara bir cevap vermez.Kuranın verdiği cevapları henüz kafeslenmemiş bir çocuk aklı ile okumalıyız.Kafeslenmiş akılların asla anlayamayacağı muhteşem cevaplar için kafeslerin hepsinden kurtulmamız gerekmektedir.

İşte başkaları tarafından kafeslenmiş cemaat mensuplarının okuyamayacağı bir cevap; "İnsan henüz yaratılmadı". Alemlerin Rabbı Olan Allah tabir uygunsa şimdilik "düşünüyor".

Kelimelere alsalar da iman ederek henüz bakamadıkları bir gerçek var ki;
O da insan beden değildir. Yaratılan bedendir. Bilincin yaratılma süreci ölümle birlikte son bulacaktır. Her bilgi bilinci biraz daha şekillendirmekte iman ettiği bir şeylere dönüştürmektedir.Her gelen gün bilincimizi negatif veya pozitif yönde büyütmekte,geliştirmektedir.

Gelişim süreci bittiği gün ölüm günüdür.Meyvenin dalından koparıldığı gündür.İşte o gün yaratılmış olacağız.

Bu günler Kur'anın beyan ve resul(elçi) olduğu zamanlardır. Kuran'a göre önce Kur'an öğrenilmiş,sonra insan yaratılmıştır.

Bu zamanlar,Kalubela denilen zamanlardır.Dünya üzerinde bilgisini aldığınız her şey belirgin bir amaç için Rabbımız Allah tarafından size öğretilmektedir.

Ve her şey O'nun "zahir" oluşu ile subhan ölçüsünde olan sıfatlarından ibarettir.Her an,onunla muhatap,onunla birlikteyiz.Hem zahir hem batın aynı anda bizi kuşatmış durumdadır,ölümle birlikte Allah'tan aldıklarımız olarak henüz kelimelerimizin doğru tarif edemeyeceği bir hayata yelken açarız.

Beden reen karne ismini verdikleri yeniden olmak üzere başladığı noktaya dönerken,bilinç için muhteşem bir doğum gerçekleşir.

Allah'ın meleklere "siz bilmezsiniz" dediği İnsan halife işte budur.Halife olan bu bilinç bir gezegen belkide bir galaksi içinde,o gezenin ruhu olarak yaşama başlar.

O gezenin değdiği canlı,cansız her noktaya dokunabilir.Bir kartalın gözlerinden görüp,herhangi bir insan adayının elleri ile dokunabilir.
Bu gün mavi gezegenimizin her birimize dokunduğu gibi..(?)

Halife için bu haller olurken,diğerleri ise,kendi gönderdiklerinin ve oluşturduğu inancının sonucu olarak yarattıkları korkunç sorunlu dünyanın zorluklar içinde yaşayan faresi gibi olurlar.

İşte Rabbımız Allah bize bu alemde her şeyin bir maketini,örneğini göstermektedir.

Dünya bir eğitim mekanıdır. Bu mekanda sıradan bir memuriyetin bile ne şartlar altında gerçekleştiğini yine öğrenmekteyiz. Bir memur olmak için yıllarca eğitim görmek gerekiyor iken "halife" olmak için bazen bir ömür bile yetmemektedir.

Öğretmeniz(Rabbımız)Allah; Tüm dünyayı içindekilerle birlikte verseler bile dönüp,bakmayacak,asla satın alınamayacak insanlar yetiştirmektedir.

İslamın amacı bu değil midir. Muhammed'i(a.s) kim satın alabilir?

Kur'an ile sımsıkı olan Kur'an olmakta ve Kur'anın kardeşi olmaktadır.
"Allah dilemeden siz dileyemezsiniz" ayeti ile kaderi sizin elinize verdiğini fısıldayan Rabbımızın neden halife yaratmak istediğini,"neden elma,portakal,domates,üzüm yarattı" diye bir soru ile atlayabiliriz.

Allah işte,o dilediğini yapandır.

Senden gayri diğer insanları biraz incelersen aslında tümünün tıpkı bir robota benzediğini de görürsün. Başka bir zaman ve mekan boyutunda kendi dünyalarında yaşayan bu kişiler,halleri ile sana hep bir şeyler öğretirler. Tüm öğrendiklerin ölümle başlayacak yaşamında sana lazım olacak şeylerdir. Ki rüya hayatı bu duruma isabetli bir örnek teşkil eder.

Rüya hayatı henüz aksi ispat edilmemiş farklı zaman ve mekan dilimlerinden kesinlikle gerçek olan çoğu zaman dünyada ki senden bağımsız bilgiler taşır.

Hiç bir şey "Hak" sıfatından ayrılamaz. Gördüklerin gerçektir.Sadece göründüğü gibi değildir.

Bu kapsamda rüya sürecinde henüz hatırlamadığın ve öğrendiğin şeylerde Allah'tandır ve önemli amaç taşırlar.

Çeşitli şeyler görebilirsin,bir takım hallere geçebilirsin.
Tüm bunlar henüz göremediğin bir bütünün parçasıdır.
Sinirlenme,boş verme ve önemli bir bütünün parçası olan hayatının değerini bil ve bunun hakkını ver.

Kur'anda ki tüm dualara iştirak et,tüm gazap haberlerini okumuş ve peşine Allah'a sığınmış olduğunu dillendir.
Ve ne olursa olsun aklını çevreleyen kafesi çıkar.Ve hiç kimsenin kafesini takma!

İşte bu kapsamda dünya hayatını en iyi şekilde değerlendir.
Bilginin peşinde ol,hoşgörünün,şefkat ve merhametin dostu ol.

Alemin en değerli,çalınamayan,batmayan hazinesi ilimdir.
Verdikçe azalmayan yegane hazinenin peşine sende düş.

Ancak dünyada almaya imkanın yeteceği ilmi alırken,bir arı kovanına yaklaşıyor gibi yaklaş.

Hayır duaya yönel,ölmeden önce dünyayı daha güzel bir yer yapmaya çalış ki,gittiğin yede daha güzelini bul.

Tüm bildiklerini,tüm öğrendiklerini sende öğret.
Ölmeden önce tüm bildiklerini senden sonra gelenlere veya çocuklarına aktardığına emin ol.
Yapmak istediklerini ve yapamadıklarını tek,tek aktar.

İşte dostum hayatının amacı daha bilgili,daha ahlaklı,daha sabırlı olmak olsun ve dünyayı içindekilerle birlikte verseler dahi asla dönüp bakmayacak bir insan mısın bunu sor kendine..

Ne kadar adaletlisin,ne kadar korkaksın,ne kadar cesursun,sınırlarını gör..

Kuru bir cahil aşkı ile hayatı sorgulama.

Affetme ve karşılıksız verme kudretini eline al.
Neyi,niçin yaptığını kavra.

İnsanların ekseriyetinin peşinde olduğu şeyler,örümcek ağlarının sinekleri yakaladığı gibi kişileri yakalar.

Bir kartal olana kadar örümceklerden ve ağlarından uzak dur.
Kurtulman gereken en az 99 şirk seni bekliyor.

Umuyorum şimdi hayatının amacı şekillenir..

A.K