Kur'an Cahili bir Yazardan Felaketler

Kur'an rahmetindan ayrı kalanlar bu rahmete erenlerin gönüllerini göremezler. İşte bu kişilerden biride Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan.

Dün 6 Temmuz tarihli Yeni Şafak gazetesi köşesinde "Geliyorum diyen felâket:" başlığı ile kaleme aldığı yazısının ne denli cahilce olduğunu birlikte okuyalım.Yazar Kaplan'a ait ifadeleri koyu renkle ayrıca vurguladım.. Bu zat yazısına zaten siyasi bir kıskançlık hamlesi ile giriş yapıyor ve burda niyetinin bozuk olduğunu ifşa ediyor,diyor ki;

 

Kur'an yeter diyenlerin "ülkenin yönetimine sızmaya çalıştığını, bizzat en tepedeki yetkililerden öğrendim." Bu ifade zaten bütün yazısının bir safsata olduğunu,bir kıskançlık neticesinde düzenlendiğini,paylaşıldığını,meselenin kişiselleşmiş olduğunu gösteriyor ancak bizim konumuz bu kısknaç çıkışı neticesinde paylaşımında yer alan diğer konular.

 

Bu yoksun zat şöyle mazeretler sunuyor;

 

"İslâm dünyasının diriliğini, dinamizmini, canlılığını koruyan, her şeye rağmen İslâm'la irtibatını sürdürmesini sağlayan 500 yıllık mücahede ve mücadeleyle Selçukluların kurdukları, yine 500 yıllık mücadeleyle Osmanlıların korudukları, Ehl-İ Sünnet omurganın çökertilmesi projesi." 

 

Gerçekten bu muhterem çelişki dolu bir tesbit de bulunmuş.

Keşke muhterem'e sorsa idik; Sen hangi çağda,hangi ülkede yaşıyorsun? Bu nasıl derin bir uykudur? Bu nasıl bir körlüktür. Ehli Sünnet omurgan,İslam ile irtibatın zaten kopmadı mı? 

 

"Bu iki projenin hedefi, Müslümanları birbirine düşürerek, bir daha ayağa kalkamayacakları kadar büyük bir darbe vurmak." 

 

Bu muhterem neyden bahsediyor,anlayan beri gelsin. Kardeş,kardeşi boğmadı mı,Müslümanlar birbirine düşmediler mi ve şuanda bir daha ayağa kalkamayacak kadar büyük darbelerin altında değiller mi? Bu kişileri birbirine düşüren kaynakları neden "felaket" olarak okuyamıyorsunuz?

 

Bu muhterem hangi coğrayfayı okuyor,lütfen birileri izah etsin.

 

"Bu iki projenin somut olarak hayat geçirilebilmesi için belirlenen hedef, hadislere ve Hz. Peygambere (sav) saldırmak." 

 

Yine ayrı bir değerlendirme yoksunluğu,ufuksuzluk..

Peygambere saldırılar "hadis" yok iken de vardı.

Peygambere saldırıyı ilk kez batılılar bulmadı.

Paygambere saldırı malzemesini senin Kur'an dışında yer alan  kaynakların onlara verdi ve yüzlerce yıldır zaten saldırılıyor.

Savunsaydın görürdün. Keşke  savunmayı deneseydin.

 

"Bu saldırının, uzun vadede, en kalıcı ve yıkıcı sonuç verecek saldırı biçimi olduğunu düşünüyor Batılılar."  

 

Bunlara hedef tahtasını sizler verdiniz. Sübyancı bir peygamber tarifini batılılara ve dahi tüm dostlarınıza siz verdiniz,onlarda keyif içinde saldırıyorlar.

 

"Soru şu burada: Batılılar, neden Hz. Peygambere ve hadislere saldırıyorlar peki? Düşünün!" 

 

 İşte anlamadığın nokta burası sayın Kaplan! İşte aklının yetmediği ve rahmetine  ermediğin vinanmayı bir türlü başaramadığın mesele tam da bu.

 

Soruna Rahman olan Allah şöyle cevap vermektedir; 

 

"Geçmişte ve gelecekte onu batıl kılacak yoktur. Hakim ve övülmeğe layık olan Allah katından indirilmedir."(41:42)

 

Neymiş ,geçmişte de ,gelecek te de onu batıl kılacak hiç bir şey bulunmamakta imiş.

Keşke Kur'an'a hakkı ile iman etseydiniz. Keşke 1400 yıldır Kur'ana hiç bir batılı zihniyetin dokunamadığını görseydiniz.

 

"Şüphe yok ki Kur'an'ı biz indirdik ve şüphe yok ki onu mutlaka koruyacağız."(15:9)

 

Yazar toplumdan habersiz devam ediyor;

 

"Sıra Kur'ân'a gelecek! Bazı âyetler öne çıkarılacak ve sonuçta, “bu kitap saçma -hâşâ- bir kitap” diyecekler! Müslümanlar da bu durumu tevil edip duracaklar." 

 

Muhteremde yine bir yoksunluk,yine cehalet. Bu dediklerini hiristiyan batı zaten söylüyor. İnsan bu kadar cahilce bir ifadeyi nasıl yazar anlamıyorum.

Kur'an'ın "Muhammedin uydurması olduğunu",zamanın papazlarındna ders alıp,tevrat ve incil karması "uyduruk" bir kitap olduğunu zaten her platfromda,her hiristiyan ve her yahudi söylüyor ve daha kötüsü buna inanıyor. 

 

Yeni bir tehdit olacak gibi sunması mesele hakkında araştırma yapmamış olduğunu ve acele ettiğini gösteriyor.

Böyle bir "felaket" nitelemesi yapacaksın ve hiç bilgin olmayacak. Böyle bir kalem erbabı nasıl olunuyor anlamış değilim.

 

“Kur'ân İslâmı” söylemi, geliyorum diyen en büyük felâketlerden biridir."   Vah  sana vah!

 

"Kuran İslamı Felaketi" Aşağıda ki islam çeşitleri ile karşılaşınca  Felaketin büyüklüğü ne kadar? 

  • 1.Şia islamı
  • 2.Sunni İslamı
  • 3.Alevi İslamı
  • 4.Caferi İslamı
  • 5.Vahhabi İslamı
  • 6.Harici İslamı
  • VE Mezhep isimleri ile anılan islam türleri..
  • 128.Şafi İslamı
  • 129.İsmailağa İslamı
  • 130.Adnan Oktar İslamı
  • 131.Adıyaman Menzil İslamı
  • 1001.

..

Kur'an islamı yerine  hangi söylemi seçmemizi istersin.

 

Kur'an okusaydın ve o'na iman etseydin şöyle bir bildiriye şahit olurdun;

 

"Din görüşlerini parça parça edip, cemaat cemaat olanlar var ya, (Rasûlüm) senin onlarla hiçbir işin olamaz! Onların işi ancak Allâh'a kalmıştır. . ."(6:159)

 

Maalesef sen Kur'an okumuyor ve o'na hakkı ile iman etmiyorsun. Etseydin böylesi cahilliğin zirve yaptığı bir yazıyı paylaşmazdın.

 

"Dine Karşı Din icat edecekler! O yüzden “Uyuma!” diyorum." 

 Dine karşı yüzlerce din zaten üretmediniz mi? 

 

"Şunu iyi bilelim: Kimseden çekmedi bu din, hurafe temizliyoruz, diyerek zihninin çağdaş hurafelerle iğdiş edildiğini göremeyen çapsızlardan çektiği kadar!Hurafeleri temizleyeceğiz, diyorlar. Böyle diyenlere şu soruyu sormak zorundayız: İyi de, kimsin “sen”?"

 

Peki muhterem sen kimsin de Kur'an islamını yüzyılın felaketi olarak yorumlayabiliyorsun. Sen bunu demek için kendine nasıl bir çap belirledin.

"Kur'an yeter" dememiz için çapımızı sen mi belirleyeceksin?

 

"Hurafe “sen”sin: Ç/ağ'ın, insanın zihnini iğdiş eden seküler hurafelerinin kölesi!"  

Çelişkiye bakarmısınız?

Aynaya baktığını göremiyor.

Köle ve özgür arasında ki farkdan bi haber. Hurafelerin kölesi milyonları, Kur'andan habersiz muazzam fitnenin içinden nasıl çıkaracaksınız. Onları sünni olmaya mı davet edeceksiniz?

 

 

Yazar güya sonuç çıkartıyor ve bu çıkan sonucu eleştiriyor;

 

"Sonuçta, Her kafa Kur'ân'ı yorumlasın, neredeyse kelle sayısı Kur'ân çıksın. " 

 

Kelle sayısı kadar Muhammed (a.s) olmasından kim korkar,kim çekinir?

Tabiki zamanın Ebu Lehepleri,çağın Ebu Cehilleri..

"Sadece Kur'an" duruşu ile oluşan ortamda  din tüccarları müşteri kaybeder.

 

Muhteremin Kur'an bilgisi yetersiz.

 

Başka bir bildiriyi beraber okuyalım. 

 

"Çünkü göklerin ve yerin saltanatı, egemenliği Allah'a aittir ve bütün yollar O'na varmaktadır."24:42

 

Keşke bilseydi muhterem bütün yollar yukarda okuduğun gibi ona varır.

 

Allah el-Bedi dir. Yaşamı ve dahi duyguları eşsiz,örneksiz bir çizgide yaratır.Her insan ve insanların duyguları,O'nun eseridir ve tüm her şeyi ile eşsizdir. Öyle ki İnsanların Allah idrakleri,Allah algıları,ilmi bakışları velhasıl her açıdan,farklıdırlar.Kur'an her insan'a farklı açılabilir. Sorun Kur'an dışı yapıların verdikleri fetvalar,din adamlıkları ve tuhaf,bölücü yorumlarıdır.

 

Kul ilea Allah arasında,ara açıp burayı kendilerine makam edenler  müşteri kaybetmenin acısı içinde oldukları için Kur'an müslümanlığını yüzyılın fitnesi,yüzyılın felaketi olarak yorumlamaktadırlar.

 

Allah'ın bedi adına kör kalan müşrik toplum ister istemez,münafık nesiller inşaa eder.

 

Bu açıdan eleştirimize konu ettiğimiz muhteremenin Kur'anı ve Tabiki Allah'a güvenmesi gerekmektedir.

Allah Kur'an ile kullarını dilediği gibi terbiye eder.Ve buna itiraz eden,buna engel olan her birey adını Firavun olarak yazdırır.

 

Yusuf Kaplan'a dönelim;

 

"Sözün özü: Hadisleri, Hz. Peygamberi tartışmalı hâle getirip Kur'ân'ı kıt akıllarına göre yorumlayan Müslüman Lutherler icat edecekler!"  "

 

Kıt akıl" oldukça görecelidir. İnsanların yorumlarını değerlendirisin. Kur'an ayetleri hakkında ki fikirlerini ifade eder ve bu fikrin kıt olduğunu ve neden "kıt akıl" olduğunu söylersin. Bunu yapmadan direk "kıt akıl" nitelemesi yapan mevzu hakkında aklım kıt mesajı verir.

İncil  lutherler icat ederek ivme kazandı.Batı bugün kü batı oldu.

 

Bizim kitabımız incil değil Kur'an. Yazarın anlamadığı konu bu.

Kur'an ile İncili aynı görüyor. Ki Yazarın Kur'an mealini hayatı boyunca baştan sona kadar ders etmediğin de düşünüyorum. 

 

Kur'an Muhammed yetiştirme okuludur. Ve tek gayetsi Muhemmed icat etmektir. Örnek almak; tekrar etmek,taklit etmek değildir.

Tıpkı onun gibi yapmaktır.Allah ile aracısız bağ kurmak ve vahye  gönlü açmak onun gibi olmanın başladığı basamaklardır.

 

"Kur'an İslam'ı "söylemine neden olan ayete kör kalan Muhterem Yazar göstermekte fayda var;

 

"Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın. Parçalanıp (fırkalar, mezheplere, gruplara) bölünmeyin. "3:103

 

Allah'ın Kur'andan başka ipi yoktur. Kurandan başka ip arayanlar fırkalar halinde kendilerinden başka herkese düşman olarak yaşamaya devam etmektedirler. Allah'ın ipine sımsıkı sarılmak Kur'an ile araya zerre miktarı bir şey almamaktır. Sarıldığın ŞEY olmaktır.

 

Muhterem yazar konuyu şöyle bitiriyor;

 

"Tevhid, peygamber varsa, korunur. Yoksa, önüne gelen “tanrılığa” soyunur." 

 

İşte böyle düşününler binlerce yıl evvel peygamberin yokluğunu(ölümünü) görüp,o'ndan 250 yıl sonra,bir çeşit ,tanrılığa,bir çeşit firavunluğa soyunarak yüzlerce mehzep,yüzlerce fırkaya ayrılarak parçalanarak felakete neden olmuşlardır.

Yazar okumasını keşke doğru yapabilseydi.

 

Yazdığı meseleye çeşitli kıskançlık duygularını karıştırdığı için konuyu analiz yeteneğinden mahrum bırakmış olarak görünmektedir. 

 

"Öyleyse sen, sana vahyedilen Kur'an'a sımsıkı sarıl. Şüphesiz ki sen doğru bir yol üzerindesin."(43/43) 

 

Kitaba sımsıkı sarılmak nedir ki?

 

Sadece sarılmaktan bahsetmiyor. SIMSIKI sarılıp...

Ve bir çok kez bu ifade var.SIMSIKI..

 

SIMSIKI:Arada boşluk yok demektir.Sarıldığın Olmaktır..

 

Ara açmaya çalışanlara itibar etmeyiniz. 

 

 

"Kendilerine okunmakta olan Kitab’ı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu?  (29: 51) 

 

 

Saygı ve Sevgi ile

 

Adem KORKMAZ

 

http://www.ademkorkmaz.com/yazi/makale/yuruyen-felaket-yusuf-kaplan

 

Kaplan'ın Yazısı;

http://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/geliyorum-diyen-felaket-kuran-islami-soylemi-2015879

 

 

NOT:

 KURAN A GÖRE KURAN İSLAMI 

"1-Allah’ın bizi sadece Zikirden/Kur'an-dan sorumlu tutması (43/44).

2-Allah’ın kendisine vahyettiklerini, eğer Peygamber bize bildirmemişse, peygamberlik görevini yerine getirmemiş demektir (5/67).

3-Kemale erdirilen bir dine, ekleme ya da çıkarma yapılamaz (5/3).

4-Allah İnsanlar arasında kitapla hüküm verilmesini emretmiştir (4/105, 5/48-49).

5-Dinde tek hüküm sahibinin Allah olması (11/45, 12/80, 18/26, 95/8).

6-“Allah'ın ayetlerinden/Kuran'dan sonra hangi hadise/söze inanacaksınız?” diye Allah’ın uyarması (7/185, 31/6, 45/6, 77/50).

7-Muhammed Peygamber’in mahşerde: “Ümmetim bu kuranı terk etti.” diye şikayet etmesi (25/30).

8-Kur’an’ın “ahsenel hadîs”(En güzel hadis/söz) olması (39/23).

9-Elçiye düşen; ancak açık bir tebliğdir (5/92,99, 6/19, 16/35,82, 24/54, 29/18, 42/48, 64/12).

10-Rabbin sözleri gerçeklik ve adalet bakımından tastamam olması (6/115).

11-Her şeyi ayrıntılı açıklayan, bir rahmet, bir hidayet kılavuzu, bir müjde olan kitabın gönderilmiş olması (11/1-2, 11/89, 16/89).

12-İnsanların Kur’an ile uyarılması (6/19, 6/51, 7/3, 43/5, 50/45).

13-Kur’an’ın eksiksiz bir kitap olması (6/38,70, 6/114).

14-Kitaba sımsıkı sarılmamızın emredilmesi (7/170).

15-Peygamber’in Kur’an okumakla emrolunması (27/92).

16-Vayh-i gayri metluva örnek verilen ayetlerin delilleri yine Kur’an’da var olması (2/141-144, 2/187, 3/123-126, 8/7, 33/37, 59/5, 66/3).

17-Allah, bildirmediği konulardan bizleri sorumlu tutmayacağını buyurması (5/101).

18-Hakkında da bilgimizin olmadığı şeylerin ardına düştüğümüzde bundan sorumlu tutulacağımızın bildirilmesi (17/36).

19-Rabbimiz, bize indirdiğine uymamızı emretmiştir (6/155 7/3).

20-Peygamber’in Kur’an’ı değiştirmesine imkan yoktur ya da başka bir Kur’an getirmesine (10/15)"

 

Kur'an İslamı söylemini,felaket olarak niteleyen zevatların  emin olun yukarıda ki ayetlerden haberi dahi bulunmamaktadır.Şahsen onların Kur'an ile haşir neşit olduklarına inanmamaktayım. Çünkü Kur'an hidayet edicidir,doğru yola iletendir.Ve okuru bilir ki, öğrencisine yetendir.

"Kur'an'ı senin kalbine bir hidayet rehberi, önce gelen kitapları doğrulayıcı ve müminler için de müjdeci olarak o indirmiştir."(2:97)