Peygamberimizin Evlilikleri

Simsiyah bir cehalet hala dünyanın üzerinde. Afrika da bazı kabileler için özürlü,hasta çocukların köpek yavrusu kadar bile değeri maalesef yok.Anadolu da çobanların köpekleri dişi yavru yaptığında bu hoş karşılanmaz bu yüzden ovaya,şehirde başı boş bırakırlar.Hatta kedi yavrularına bile bu akıbeti yaşar.

İşte Anadolu  da bu hayvanlara gösterilen tutumdan daha feci bir hal ile Afrika da bazı kabilelerde çocuklar uğursuz nitelenerek gömülmektedirler. İzlediğiniz kareler film değil hakikattir.

(AFRİKALI BİR KABİLENİN YAPTIKLARIDIR.KESİNLİKLE +18 DİR ÇOK YIPRATICI VE ÜZÜCÜDÜR.HASAS OLANLAR LÜTFEN İZLEMESİN !!!)

 

İşte böyle zamanlarda,cehaletleri bu kadar şiddetli olunan bir zamanda İslam teşrif etmiştir.

Arabistan da ve dünyanın bir çok yerinde insanlar için kız çocukları ve kadınlar bugün Anadolu da köpek ve kediler neyse oydu.Yani o kadar değersizdi ki bir köylünün ahırında ki inekler kadar bile kıymeti yoktu.Bu orta çağın sonuna kadar müşrik toplumlarda devam etti.

Bir baba öldüğünde kadınları çocuklarına miras kalır paylaşırlardı.

Kadın kız doğurduğun da ve 3 yaşına geldiğinde diri,diri toprağa gömerlerdi.Çünkü eğrelti idi.

İşte böylesine bir zamanda akıllı,yakışıklı,genç zeki bir delikanlı olan Hz Muhammed S.A.V kendisinden 15 yaş büyük annemiz Hatice ile evlilik yaptı.Ve bir zaman sonra bu sefer de kendinden  yaşca daha küçük Hz.Ayşe annemizle evlenecekti.İnsanlar kendilerini beden zannederek şeytanında kışkırtması ile müthiş gerçeklerden perdeleniyorlar.İnsan beden değildir. İnsan çok daha özeldir.Bu yüzden bedensel özellikleri algılayarak hakikatlerden perdelenirler. Bedenler üzerinden hesap yapanlar iftiralara kurban giderken,gelenek dini ile gelen Kuran dışı kaynakların ortaya attığı iğrenç iftiraları sahiplenip daha beterini hayata lanse edenlerde malesef mevcut.

Bu yüzden Kuran'a sımsıkı sarılın ayeti aklımıza tecelli etmek zorundadır. Ve Kuran ise evlilik yaşını Reşit olma,Karar verme yetisi olarak belirlemiştir. Bugün ki yasalarda insanın Anne ve Baba'nın korumasından çıkma yaşı ve oy kullanma yaşı olan 18 'i belirlerken reşit olma,karar verme yetisinin kesinlik kazandığı zaman olarak belirlemişlerdir.Ülkeye göre yaşlarda farklılık oluşsada Reşit olma ve Karar verme yetisinin hakim olduğu evre mutlak çizgidir. Öyleki Kuran bu reşit olayı için Peygamberlik verdiği insanlardan bahsederken reşit olduğunda peygamberik verdik.Diyerek ayrıca kendi içinde reşit kelimesinden kastın ne olduğunu vurgular.

Ve yine böylesi bir zamanda kadının alınıp satıldığı ve cinsiyeti kadın olanların yaşama hakkı alınıp diri,diri gömüldüğü bir zamanda  ve herkesin 20-30 ve şaşıracaksınız 40 tane kadını olduğu zamanda bu genç insan Hz Muhammed S.A.V ancak bir kadınla annemiz Hz. Hatice ile evli idi.Annemizin vefatından sonra S.A.V evlilikleri oldu.

Annemiz vefatından sonra bütün zenginliği bugün size bu dinin ve bu yazıların ulaşması için İslam yolunda harcanmıştır. O kadar ki s.a.v açlıktan karnına taş bağlamış ve daha nice zorluklar,sıkıntılar çekmiştir. Bazı iftiracıların bu noktaları görmemeleri ilginçtir.

Düşünün bütün servetini İslam için harcamış ve bir gün akşam eve geldiğinde Hz. Ayşe annemize;

-Sabah yiyecek bir şeyler var mı Ayşe?

-Yok ya Allah Resulü!

-O zaman oruç tutalım ya Ayşe..

Evde yiyeceği olmayan ve ilk eşi Hz. Hatice Annemizden kalan bütün birikimi bu yolda harcayan yetmez gibi çok değerli arkadaşı Ebu Bekir’in de bütün servetini o kadar ki; mescide giderken giyebileceği elbise bulamayacak kadar bir şey bırakmadan bu yolda sarf eden Allah Resulünün evlilikleri sık sık gündeme getirilir.

Malum birtakım ateist,agnostik vb..çevrelerin usta teknik ve manevralarıdır.

Gelin şimdi kadınların konusuna bir bakalım ki mevcut siyasi şartlar,savaşlar sonrası dul kalan kadınların sahiplenilmesi gibi şeyleri hepiniz okudunuz.Şu nokta gözden kaçmaktadır. Sadece S.A.V Değil o devirde yaşayan tüm erkeklerin onlarca eşi bulunmaktadır.Bugün Anadolu da bir ahır dolusu ineği olan insanların ülkesini Bir zaman sonra Hindistan da ineğe tapan bir halk işgal edip ele geçirse ve aradan ineklerin dokunulmadığı 1500 yıl geçse bu ahırlarda inek besleyen,onları sağan,kesen insanlar için her şeyi söylerlerdi. Örnek den kasıt değişen kültür anlayışıdır.Kölelik kavramı bile henüz yeni kalktı.Köleliğin de sınıfları,grupları en aşağısı gibi çeşitliliği vardı.

İslam yeni bir din. Kadının hayvandan daha aşağı sayıldığı müşriklerle evlenmesi ve hayatlarını devam ettirmeleri diye bir şey söz konusu değil.Mevcut zamanın gereksinimleri bilmeyen bu gün 14 yaşından itibaren başlayan ve ahlaklı ise  30 yaşına kadar devam eden  adını flört koydukları  ve bu 16 yıllık süreç içerisinde onlarca birliktelik ve yaşanan halleri normal karşılayan,kavrayışı kıt nasipsizleri rahatsız etmektedir.

Çeşitli savaşlar bir çok kadının sahibi olan sahabelerin şehit olması ile ortada kalan mü’min sahabe kadınlar bu gün bir kedi yavrusunun yahut köpek yavrusunun bakıma ne kadar ihtiyacı varsa o günde kadınların desteklenmeye ve sahip çıkılmaya o kadar çok ihtiyacı vardı.

Zira sahipsiz kadın bugün ki sokak köpeği kadar bile değerli değildi. Bırakın 1500 yıl önceyi daha ortaçağ sonları batılıların kadınlara bakışını gösteren ilanına bakın. Belgeleri ile bu ve benzer ilanlar isbatlıdır.İlan şu şekilde; 'Atım kayboldu; bulana 5 (lira)İngiliz lirası.'' Birkaç gün sonra aynı adamın evden kaçan karısı için verdiği ilânsa şöyledir: ''Karım kayboldu, bulup getirene 4 (kuruş)şilin.''

 

İşte kadının bu kadar aşağılık ve değersiz olduğu bir toplumda kim müşrik ailelerde kalmak ister ki? Hangi kadın İslam’ın verdiği değeri görüp müşrik toplumlarda hayatını sürdürmeye devam eder.

Tabi ki etmez.Bu açıdan aslında İslam gariban,fakirler,köleler ve kadınlar tarafından daha çok tercih edilmekteydi.

İşte kadının durumu böyle iken ve Hz. Muhammed (s.a.v) mahsus olmayan sahabelerin ve Müşriklerin çok evlilik yaptığını görüyoruz. Yani bu toplumsal ve kültürüler bir olaydır.Daha düne kadar geçmişimiz bu tip evliliklerle doludur.

Ama kör ve nasipsizlerin buradan,bu kültürden cımbızla s.a.v çekmeleri ve  onun görülmesi gereken emin olması gibi nice faziletli işleri dururken bunu ön plana çıkartmaları aslında yine kendilerinin nasipsizliğini göstermektedir.

Ve hepsinden ötesi Hz. Muhammed s.a.v bir insan olarak görmemektedir. İnsan doğası gereği nasıl yemek yerse,erkek de fıtratı gereği kadınlara ilgi duymak zorundadır.

Bunu helal kılmak  için yüzyıllardır süre gelen evlilik denilen hayat ortaklığı kavramı vardır.Evlilik hayat ortaklığıdır.İşte helal yani rıza alınarak topluma duyurularak yapılan bu işe evlilik denir.

Sadece peygamberimiz değil o devirde dünyadaki tüm erkekler imkanları doğrultusunda,bugün Anadolu da ahır dolusu ineği olan köylü gibi kadın sahibi idiler. Oysa peygamberimiz o şanslı kadınlar olan Annelerimiz  ile hayatını birleştirmiş ve ortak olmuştur. Bu olayda zamanın Arabistan’ın ve dünyanın geri kalanının kölelik kavramı gibi genel kültürü idi.

Kadınlar müminlerin annesi olmak gibi bir unvanı almıştır. Ve olay baştan sonra özel hayattır. 1400 Yıl önceki bir aile babası olan bir insanın özel hayatıdır. O ne kadar anlatmışsa o kadar bilinir. Ötesinde ki olumsuz yorumlar çok iğrençtir.

İşte bunlardan biri olan Zeyd ibn Harise (r.a)nin boşanmasından sonra o’nun eşi ile evlenmesidir. Özellikle bel altı edebiyatçıları ahlaksızca hikayeler vızırdayrak genç beyinleri İslam’ı anlamadan kaçırma yoluna gitmektedirler.

“Hani sen Allah’ın kendisine nimet verdiği, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun kimseye, “Eşini nikâhında tut (onu boşama) ve Allah’tan sakın” diyordun. İçinde, Allah’ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Oysa kendisinden çekinmene Allah daha lâyıktı. Zeyd, eşinden yana isteğini yerine getirince (eşini boşayınca), onu seninle evlendirdik ki, eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde (onları boşadıklarında), evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda mü’minlere bir zorluk olmasın. Allah’ın emri mutlaka yerine getirilmiştir..”Ahzap/37

Kuran müthiş bir kitaptır. Zalimleri kendine yaklaştırmaz. İşte Ahzap Süresi 37.Ayet bunlardan biridir.Kuran bu kainata ve adını sonsuzluk koyduğumuz bütün zamanlara hükmeder.Kuran’ı değerlendirirken zamanımızdaki birkaç bin yıla göre değil bütün alemlere göre değerlendirmemiz gerekmektedir. Bir zaman gelecek müminler yetim,öksüz ve bakıma muhtaç çocukları büyütecekler,evlendirecekler ve bazıları bunları boşayacak.Sizde hayatı ortak kurgulamak isteyebileceksiniz.Buna mecbur kalabileceksiniz. Zaten Ahzap 37 de  Müminler için bir töre  kaldırılmıştır.Buda bir erkeğin evlenmesi yasak olan mahrem diye vurguladığımız listesinden 1.derece akraba dışında kalan tüm statüleri iptal etmiştir. Yani bir erkek kız kardeşi ile,annesi ile,annesinin kardeşi,babasının kardeşi ile, yeğenleri  ve evladının eşi ile evlenemez. Geriye reşit olmuş,şartlar oluşmuş ,rıza doğmuş durumlarda tüm kadınlarla evlilik yani hayat ortaklığı yapılabilir. Olay bu kadar net iken ayeti bir yerlere çekmek iftiralara ortak olmak tehlikelidir.

Çünkü Dünya Yeryüzü değil. Ve mümin için her şey yeni başlıyor. Siz  her şeyin bu dünyada olup bittiğini mi sanıyorsunuz? Kuran varoluşun %100 ne inmişken bi insanlar varoluşun ancak %2 sini biliyorken nasıl her şey bu kadar diyebiliriz.Ve nasıl %2 ile anlamaya çalışırız. Allah bilir prensibi olmadığı taktirde sıkıntılar yaşarız.

İslam’ın amaçlarından biri bütün dünyayı içindekilerle verseler de dönüp bakmayacak adamlar yetiştirmektir.İyi de neden? Bu kişiler ne yapacak? İşte bel altı edebiyatçıları buna cenet’te şaraplar gelsin huriler olarak açıklamışlardır. Oysa müminler için halifelik dediğimiz yeryüzüne varis olma konusu vardır. Ve bu yaşanacaktır. Ve bu yaşanırken ki farklı konular daha önce zaten toplumlarda yaşanmıştır.Daha şiddetli hali ile yaşandığında HAYAT ortaklığı gerekli olabilecektir.

Bu yüzden  “Kur'an'ı biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacagiz.” Hicr,9 ayetine müsaade edeceğiz ve gönlümüze tecelli edecek.

Bir başka ayet ise şudur;

 

Ey peygamber, mehirlerini vermiş bulunduğun eşlerini ve ALLAH'ın sana bağışladığı elinin altındakileri, seninle birlikte göç eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helal kılmışısızdır. Ayrıca, peygamber dilerse, kendisini inananlara değil sadece peygambere mehirsiz olarak hibe eden birisiyle nikahlanabilir. Biz, eşleri ve ellerinin altında bulunanlar hakkında üzerlerine yüklediğimiz sorumlulukları bildirmiştik ki güç bir duruma düşmeyesin. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.”

Ayet helal kılınanları yazdığı halde değişik manalarda algılanabiliyor. Örnek bir erkeğe şöyle desek; Sana dünyadaki 1.dereceden akraban olmayan tüm kadınlar helaldir.

Bu ifade sanki bütün kadınları kendine eş yap olarak anlaşılması algı konusunda sıkıntı oluşturmaktadır.

Bir erkeğe asansördeki kadınlar sana helaldir. Şu manaya gelir; Asansördeki bayanlarla dilersen evlilik yapabilirsin.Ayette nebiye  Mehirsiz evlikde bir serbestlik var. Mehirsiz manası mevcut. Mehir güven için ortaya konan bir şeydir.Peygamber zaten insanı mertebe bakımından en üstün yerdir.Bu açıdan güven kavramını konuşmak bile yersizdir.Diğer müslüman olan bizler için mehirsiz evlilik yapamaz manası da mevcuttur.

Bütün bunların yanında kadının aslında bir nimet olduğunu ve bugün toplumsal şartlanmaların ortaya koyduğu baskı ile tek evliliğin kutsandığı buna rağmen toplumun büyük çoğunluğunda zinanın engellenemediği görüyoruz.

Yöntem helal olduğu taktirde,rızada varsa hiç kimse birden fazla evliliğe itiraz edemez. Ayrıca S.A.V Bir insandı.Ve erkekti.Helal yol ile bu özgürlüğünü ortaya koydu.Aradan geçen yüzlerce yıldan sonra,dünyada değişen mozaik,kültürel yapı ve daha bir çok unsur ortada iken ve bunlarında yanında kendini beden olarak görüyorken benzer ayetler kişiyi Kuran'a yaklaştırmaz.

Allah bilir ama her şeyinde hikmet olan Alemlerin Rabbi Allah’ın bu ayetlerle bir çok kişiyi Kurandan ve böylelikle zikirden uzaklaştırdığını seziyorum.” Allah kimi dilerse onu şaşırtır, dilediği kimseyi de doğru yola iletir.”Enam/39

İşte yukarda ki ayetler aslında bazen Kuran’ı bazı kişilerden saklayabiliyor.Zira her şeyinde hikmet olan Allah pek yüce,pek Kaviyydir. Cebbardır;Öyle ki dilerse Kuran’ı yeniden yazar.Ve bunu hiç kimse kavrayamaz.

Bütün mesele her şeyinde hikmet olan Allah’a güvenmektir.Allah’a güveniyorsan geriye teslim olmak kalır.Zira hayatın  %100’ne (SONSUZLUĞA) inmiş Kuran’ı  %000000,1’e(?1400 yıla) göre değerlendirmek ne kadar aptalca olur.

Bu sebeple hayatın sahibine güveneceğiz..Kaderimizi bu dünyada yazdığımızı bilerek emanetin ne olduğunu düşünüp,emaneti tanıma gayretinde olmalıyız.Aksi halde emanetin ne olduğunu bilmeyen nasıl teslim edecek.. ?

Şeytan hep başkalarını gösterir ve insan'ın cevabını bulması gereken çok acil ve daha önemli soruları varken malesef kişinin dikkatini maalesef böyle konulara yönlendirir..

Ayrıca uzun süredir yazmak istediğim ama bir türlü fırsat bulmadığım peygamberimizin evlilikleri hakkında ki soruları ile bu yazının size ulaşmasına katkı sağlayan arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.

Sevgi ile

Adem KORKMAZ